Merhaba sevgili okuyucularımız,
Aylardır Rojhilatê Kürdistan'da başlayan ve İran'ın her yerine yayılan büyük bir isyana şahitlik ediyor dünya. Jina Amini'nin ahlak polislerinin işkencesi sonucu hayatını kaybetmesi kadınlar için bardağı taşıran son damla oldu. Öyleki, kadının hapsedilmesi, yok edilmesi üzerine bina edilen İran rejiminin temellerini sarsacak bir sloganla ete kemiğe büründü bu isyan ruhu. Jin, Jiyan, Azadî şiarı yaşamı savunmanın, özgürlüğü geri kazanmanın sihirli formülü olarak sadece Kürtlerin değil, Fars, Beluc, Azeri bütün halkların, bütün kadınların arasında hızla yayıldı. Dünyanın hiç umulmayan meydanlarından, sokaklarından, evlerin pencerelerinden Jin, Jiyan, Azadî sesi yükselmeye başladı.
Peki nedir bu sesin kaynağı, büyüleyiciliğini nereden alıyor? Nasıl da heybetli ama nazeninler, yaşamı uğruna ölecek kadar sevmenin yürek ağırlığını nasıl da taşıyor gencecik bedenler! Bu büyülü hakikatin peşine aşkla düşen Nagihan arkadaşımız yarım kalan son yazısında şöyle diyor:
"Jina ile hikâyemiz ifşa oldu. Bir yandan düğüm düğüm olan boğazımız kirpiğimizin ucuna takılı kalan gözyaşımız yüreğimizi hoplattı. Neyi nasıl yaşayacağımıza biz karar veriyoruz. Ama evrensel bir sese de ihtiyacımız vardı."
İşte Jin, Jiyan, Azadî bizi çağın duygu ve düşünce çağlayanına çağıran, enerjimizi bütünleyen bu evrensel ses oluyor. Sınırları, ulusları, tarihleri aşan büyüsü tam da derdimize derman olmasından geliyor.
Hal böyleyken yayın kolektifimizde 2023 yılı için öne çıkaracağımız konuları tartıştığımızda Nagihan çoktan Zagrosların dağ geçitlerinden Çiyayê Kurmancın zeytinliklerine, Hewraman'ınkoyaklarından Munzur'un gözelerine bu sesin çağladığı kaynaklara inip, kadın hafızasını ve direnişini bütün ışıltısıyla dergimize nasıl yansıtacağımızın yollarını aramaya başlamıştı bile.
Yarım kalan yazılar tamamlanmaya, yollar yürünmeye durmuştu. Bizler de bu yolda Jina'nın gözlerindeki ışıltıya, Nagihan'ın heyecanına tutunarak tellerle, duvarlarla bölünmüş Kürdistan gerçekliğinde kadın temasına ayırıyoruz bu yılın konularını. Rojhilat'tan Rojava'ya, Başur'dan Bakur'a, Kızıl Kürdistan'dan Avrupa'ya Kürdistanlı kadınların sosyolojik, kültürel, politik, tarihsel durumlarını çözümledikleri yazılarla cem oluyoruz. Gelin hep birlikte, Jina'nın bir tutam saçını özgürlük bayrağına dönüştüren kadınların bu direnişlerine can suyu olan tarihsel toplumsal hakikatlerinden heceleri bir araya getirip, özgür yaşamın örgütlendiği cümleleri işleyelim.
Bir sonraki dosyamızda cümlelerimizi Rojhilatê Kürdistan'a ayıralım diyoruz. Duygu ve düşüncelerini bizimle buluşturmak isteyen tüm kadınların yazılarını en geç 20 Mart 2023 tarihine kadar jineolojidergisi@gmail.com adresine göndermelerini bekliyoruz...
Sevgilerimizle...
Rojhilatê Kürdistan’a ayıracağımız bir sonraki sayımızın çağrı metni; Kurmancî, Soranî ve Farsî olarak aşağıdadır.